15 Ekim 2019 Salı

184: tuğba

“Başın saolsun diye fısıldadılar kulağıma, ömrümde ilk defa” demiştim yıllar önce. Bir gece yarısı rüyamda vedalaşıp ağlayarak uyanana kadardı yaşadığım şaşkınlık. Sonrası boşluk. Hissizlik.

Oysa şimdi.
Kalbimde büyük bir delik. Gençliğim son bulmuş gibi. Artık kayıpları olan bir yetişkinim işte.
Hiç geçmeyecek. Bizi bir daha hiç tam hissettirmeyecek.

Bugun küçücük bir kız çocuğu annesiz kaldı.

Bugun 3 büyük kız çocuğu “bir daha tam olamayacak” şekilde eksik kaldı.

Bugun benim güzel arkadasım vefat etti.

8 Haziran 2019 Cumartesi

180: ince çizgi.

“Birini hiçbir zaman affetmeyeceğini anladığın zaman ondan vazgeçersin. Birinden hiçbir zaman vazgeçemeyeceğini fark ettiğin zaman onu affedersin”

Alıntı.

Güzel söz. Okuduğumdan beri beynimde sesleniyor ruhumda yankı yapıyor sanki. Çünkü bu kadar net ama bu karmaşık işte.

Bazı sözleri zayıf hafızama kaydedip, yorulduğumda son gücümü onu hatırlamak için harcamalıyım. Belki daha az nefes nefese kalırım.


17 Mayıs 2019 Cuma

179: öyle

Avuç içlerinden öpüldüğünde sevildiğine ikna olan küçük kızlar, kriz anlarında söylenen sözleri olağanüstü hal indirimine sokmadan dert ederlermiş içlerine. Öğrendim.

O seni prenses peri zannetmiyor, üzgünüm. Siyah kukuletalı cadı olabilir misin? Zor. Dudaklarına kırmızı ruj yakışmaz.

Hayat keşke izlediğin diziler gibi olsa di mi? İsterdin bunu. Adamlar duygularını konuşarak ifade etse, kadınlar peri kızından hallice.

Onun gözlerinden kendine bakmak isterdin... sadece on dakika. En mutlu anında. Neyle ölçeceksin seviyesini? O da sana bakarken bulut bulut mu acaba içi?


16 Nisan 2019 Salı

178: rüyalar.

kırılan kalpler nereye gidiyor?
İnsan en çok kendiyle başbaşa kaldığında mı kendini tamamlıyor?
En doğru kararlar en kötü hissettiğin zamanlarda mı alınıyor?
Gittikçe kopan bağlar, uzaklaşılan saplantılar neden insanı üzüyor?
Zincirlerinden kopmak değil miydi özgürlük?
Kalbindeki yeni kalp seni esir mi kılıyor?

Başlangıçlardan korkmak insanı bağımlı mı yapıyor?

Yıllarca televizyonlarda izleyip üzüldüğün insanlara dönüşüyorsun.
Kitaplarda okuyup garipsediğin karakterlerle bütünleşiyorsun.
Daha çok sorguluyorsun.
Sorguladıkça üzülüyor, üzüldükçe yoruluyorsun.

Ama en çok “uyandığında canını acıtan rüyalara” değil, sorumlusuna kızıyorsun.
Çünkü kulaklarının tanıdığı bir ses var, özlediğin.
Göklerde bir yerde olmalı....