6 Mart 2021 Cumartesi

182: kapı.

Yıllar yıllar önce, daha kendimi bu kadar yakından tanımazken, hayatı belki de pamuk şeker zannederken, bana ne yaparak kalbimi kırdığını şu anda hatırlayamadığım bir insan, insan diyorum kibar olmak için, geçirmek zorunda kaldığımız 15 günün sonunda, serin bir akşam, bulunduğumuz mekanın balkonunda, bana demişti ki “karşındaki tarafından yok sayılmak insana verilecek en büyük cezaymış meğer, bunu bilerek mi yaptın?”

Bilerek yapmamıştım. Şaşkındım. Kalbim kırığı kabullenmemiş, beynim kalbimi korumaya almıştı sanki. Ama... O gündem sonra bunu hep bilerek yaptım.

Kapanan kapılar tercihken, bilinçli veya bilinçsiz verilen kararlar üzerine düşünmesi gereken ben değilken..... Ve aslında belki de böylesi daha işime gelirken...

181: diken.

Kalbim bir anı defteri. Ansızın, ummadığın bir zamanda, içinde kurutulmuş gül yapraklarındaki dikeni batırıyor. Zihnim bir kayıt cihazı. Dikeni hisseder hisetmez anıları sesli ya da görsel döküveriyor hemen. Keşke yalnızca mutlu anıları biriktirebilen mutsuzları silebilen bir terapi yöntemi bilsem de, her dikende buraya koşar adım gelmesem.

Eminönünde bir bankta başlamış her şey..
Ya da; erdil kolejinin sınavında belki..
Beşiktaş için yazılan bir şiir.
Bir telefon faturası.

Ah düşündükçe kalbime batanlar kanıyor.

Ve ben bunları yazarken bir baba çocuğuna yarınlarını düşünmeden bağırıyor.